2013'de gerçekleşen askeri darbe sonrasında ülke genelinde özgür bir medyadan ve insanların rahatlıkla fikirlerini söyleyebildiği bir ortamdan bahsetmek imkansız. Piyasada dolaşan gazete ve dergilerin her biri askeri hükümetin kontrolü altında.

2013 Askeri Darbesi

2013'de dönemin Genelkurmay Başkanı Sisi'nin darbeyle yönetimi ele geçirmesiyle seçilmiş hükümete yakın olan İhvan-ı Müslimin gibi yapılanmaların hepsini tasfiye etti. İhvan-ı Müslimin için ülke genelinde faaliyet gösteren, Hastanelerden tutun, eğitim öğretimin bütün kademelerine kadar bir çok bünyesinde kurum bulunduran, güçlü bir sivil hareket diyebiliriz. İhvan-ı Müslimin'in ülke genelinde etkinliğini gösteren en büyük faktör de 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destek verdiği ve yine İhvan-ı Müslimin'den olan Mursi'nin yüzde 52 oy almış olması. İhvan-ı Müslimin hareketinin de en büyük derdi müslümanları birleştirmek ve insanların müslüman bir şekilde yaşamalarına yardımcı olmak. Yani aslında Mısır'ın toplumsal dinamiklerine çok yakın bir hareketten bahsediyoruz. Bu nedenle de toplum genelinde kabülü olan ve Mısır dışında da çok etkili bir hareket.

  Darbeyle birlikte 1928'den beri ülkede etkin olan bu sivil hareket tamamen tasfiye edilmeye başlandı. Hareketin liderleri hapse atıldı, harekete bağlı kurum ve kuruluşların hepsinin kapısına mühür vuruldu. Şuan bile ülkede İhvan-ı Müslimini temsil eden rabia işaretini yapmak yasak. Bu işaretin polis veya askerler tarafından görülmesiyle anında hakkınızda cezai işlem başlatılıyor. Bir işaretin bile bu kadar problem yarattığı bir ortamda tabii ki düşünce özgürlüğünden veya bağımsız medyadan söz etmek mümkün değil.

timeturk.com 'dan alınmıştır.

Dergi ve Gazeteler

Ülkede basın yayın organlarının hiçbirinde askeri hükümet başkanı Sisi'nin aleyhinde bir şey görmeniz mümkün değil. Ülke siyasetinin güdümünde olan dergi ve gazeteler de tamamen askeri hükümet tarafından kontrol ediliyor ve onların istekleri doğrultusunda şekilleniyor. Başarısız her hangi bir politikayı başarılı göstermek de ülkede basın yayının işi. Dolayısıyla herhangi bir Mısır vatandaşının eğer yurtdışında yaşamıyorsa tarafsız habere ulaşması mümkün değil. Çünkü ulaşabileceği her medya organı hükümet denetiminde.

Ayrıca Mısır'ın uyguladığı dış siyaset politikasına bağlı olarak ülkede her gün gazete ve dergilerde Cumhurbaşkanımız ve diğer Sisi ile anlaşamayan yöneticilerin küçük düşürücü ve hakaret içerikli haber ve fotoğraflarını görebilirsiniz.







7 Temmuz Cuma günü cuma namazını kılmak için Amr bin As Camii'ne gittik. Amr bin As hicretin 20. yılında Kahire'yi fethettikten sonra buraya vali olarak atanmış. Sonrasında da Amr bin As Camii'ni yaptırmış.
Amr Bin As Camii (Kaynak: yenisafak.com)

Camii'nin en çok dikkatimi çeken özelliği her tarafının açık oluşu oldu. Camii avluyu çepeçevre saracak şekilde yapılmış. Ve dışarıdan duvarı olmasına rağmen camii'nin iç tarafında duvar yok. Kahire'de hava şartlarının çok fazla bozmaması böyle bir rahatlık getirmiş.

Camii Kahire'nin ilk camii'lerinden olunca imamı da ona göre oluyor. İmam hutbe verirken 3-4 farklı açıdan imamı, profosyonel kameralarla, kameraya alan insanlar gördük. Büyük ihtimalle bu hutbeleri internet üzerinden yayınlıyorlar.

Bu tip büyük ve merkezi camii'lerin hepsinin etrafında satıcılar sergilerini açmış oluyorlar. Kahire'de dondurmanın çok yaygın olmayışından bahsetmiştim. Ama yerel halk tarafından yapılan dondurmalar da satılıyor. Özellikle Amr bin As Camii çıkışında yediğimiz dondurma katkısız ve gerçek sütten olduğu için yediğim en güzel dondurmalardan biriydi.

Maalesef Camii'ler ne kadar güzel olsa da Arap kültüründen de gelen bir pasaklılık var. Camii içleri berbat durumda. Secdeye gitmeye korkacak bir hal almış etraf. Temizlik diye bir olay yok yani. Halbuki en başta dinimiz temizliği emrediyorken camiilerin bu halde oluşu da garip.

Hutbe bittikten sonra namaza durduk. Mısırlılar genel olarak Şafii mezhebinden oldukları için bizden farklı hareketleri var. Mesela namaz esnasında herkes ayak serçe parmaklarını birbirine yaslıyor. Aslında bu da bir nevi dayanışma ve güç almaya dönüşüyor. Amaçlarından biri de insanları bir araya toplamak olan namaz, bütünlük ve samimiyeti gerçekten hissettiriyor.

Namazı bitirdikten sonra cenaze namazlarını kılmak üzere cenazeleri getirdiler. Bir tanesine ben de omuz verdim. Ağırdı. Gidip en ön safa yerleştirdik cenazeyi. Kapaklar açıldı. Beyaz kefenlere sarılmış vücutlar ortaya çıktı. Ölülerin yakınları en ön safa durmuşlardı. Gözlerinde ölüm korkusunu gördüm. Namaza durduk. Onların yerine kendimi koymaya çalıştım. Zor geldi.

Namazı bitirdik. Cenazeleri sırtlama zamanı geldi yine.Kaldırdık birini. Çıkışa kadar taşıdık. Camii çıkışında kadınlar bekliyordu. Çoğu ağlıyor, ağlamayan da ağlayacakmış gibi duruyordu. Hali vakti yerindeydi çoğunun. Ölen adamın da büyük ihtimalle durumu iyiydi zamanında. Bu düşünceler arasında cenazeyi taşırken cenaze arabasını gördüm. Torostan bozma bir arabaydı.En baştan garip geldi hali vakti yerinde bir adamın sonunun toros kasasında oluşu. Ama sonrasında torosun motorunun da çalışmaması hepten bozdu işleri. 2-3 tane olan cenaze arabalarının hepsi kalkmış, bizim toros oracıkta kalakalmıştı. Demek ki ne kadar zengin olursan ol, ölüm sana acımıyor..

Mısır Vizesi


Eğer Mısıra gitmek istiyorsanız ve pasaportunuz bordo ise maalesef ki vize almanız gerekiyor. Ben Mısır’a gitmeye karar verdiğimde internetten araştırmıştım fakat belgelerin internette olduğu bi site bulamamıştım. Sonra bir vize şirketine mail kanalıyla ulaşıp nasıl mısır vizesi alabileceğimi sordum. Bu şekilde belgeleri öğrenmiş oldum. Vize başvurusu için gerekli olan evraklar:

1- vize başvuru formu: gitmeden internetten bu formu çıktı alıp doldurup öyle gidin

2-Pasaport: en az 6 ay ya da 1 senelik olması gerekiyor.

3-vize talebi dilekçesi: bunu önceden hazırlamanıza gerek yok yanınınzda bi a4 götürün elçilikte sıra beklerken bile yazabilirsiniz. 

4-2 adet vesikalık fotoğraf

5-uçak bileti: kesinlikle uçak biletinizi almış bir şekilde gidin yoksa orda iki ayağınız bir pabuca girer. Ve biletin çıktısını almalısınız.

6- Eğer reşit değilseniz babanızın veya annenizin banka hesabı ekstresini almalısınız. Zaten bankaya vize için ekstre istiyorum dediğinizde onlar ayarlıyor.
7- Pasaport ve kimlik fotokopinizi de unutmayınız.


Bu evrakları tamamladıktan sonra İstanbul Bebekte bulunan mısır baş konsolosluğuna gidiyorsunuz özellikle sabahtan gidin. Benim aldığımda saat 1 2 gibi kapanıyordu ona dikkat etmelisiniz. Gittikten sonra sıranızı bekliyorsunuz. Belgelerinizi size verilen üstünde numara olan barkod karşılığı kabul ediyorsunuz. Aşağı yukarı bir hafta içinde size mail hesabınız üzerinden mail geliyor. Kabul edildi şu belge lazım tarzı. Bir de vize başvurunuzu o 90 günün vizeyi aldığınız günden itibaren başladığını bilerek alınız. Ve bu 90 günün 30 günü mısırda kalma hakkınız var. Bu 30 günden sonra 10-12 gün kadar daha vize uzatmak için zaman veriyolar. Bu süre içerisindede dönerseniz sıkıntı olmaz. Hepinize şimdiden iyi gezmeler.

Bu yazı misafir yazarımız Yusuf Küçükçakır tarafından yazıldı. Siz de yazılarınızı göndererek blogumuza konuk olabilirsiniz.Yazılarınızı iletişim bölümünden veya ayirdindayim@gmail..com adresine gönderebilirsiniz.
Things to know before you start;
1 Dollar = 18EP


Hello, that day we woke up early in the morning, like 9 am. Don't say that is not an early time to wake up. It really is for Egypt conditions. People open their stores generally at 11am in Cairo. Because they go to sleep very late. So that I don't think Egyptian people are having effective days in their lives.

  We took a taxi from Nasr City which is a location near to Old Cairo, and went to Pyramids in Giza after a 45 minutes long taxi drive. This costed us 65EP to us. This is a really cheap price compared to USA and Europe. But you should be really careful about the prices in Egypt. Because if you are tourist you will always face with overcharging. The best way to minimize costs is bargaining. I know, it is not a traditional way to buy something by bargain in USA or Europe but, the things are going on this way here.

Rules of Bargaining

  • Be stubborn.
  • Have an idea about genereal prices, so that you can estimate the right value and buy something easily by estimating values which make customers and sellers satisfied.
  • Don't be so interested with the product, that will give power to seller.
  • Act like you can leave the store anytime if you are not satisfied with price.

These rules may sound weird. But it is what it is in Egyptian Culture. You can also use this rules in middle east countries and Turkey.Cultures are very similar.

 In Egypt, especially in Khan Khalili(Africa's biggest bazaar) products have prices 7-8 times higher than their normal prices. Prices may sound cheap if you use a valuable money too. But why you should pay higher, instead of having chance to buy more of it ?

 After going to Pyramids, we got into the area by paying 80EP(for students). Technic was amazing. I really inspired from the pyramids. They stay there as the evidence of Ancient Egypt's power.



At the entrance you will see horses and camels ready to be hired. You can travel around the whole area of pyramids there. For 1 hour of it we paid 90EP for a person. But also I know a guy who came here and paid 900 EP for a horse,also for 1 hour.Let's remember the rules of bargaining.90 EP is a price for Egyptians. So this is the normal value.Here, if you have a friend who knows Arabic, that will work perfectly. Because they know that, you will need something to travel the whole area.

I hope you enjoy your vacation. See you soon!
Mısır'da gelişmekte olan ve büyük potansiyele sahip sektörlerden birisi de inşaat sektörü. Kahire'nin merkez bölgesi olan Eski Kahire'nin büyük çoğunlukla çürümeye yüz tutmuş binalardan oluşması şehir merkezi için bir yeniden yapılanmayı zorunlu hale getiriyor, fakat hükümet Kahire'de kentsel dönüşümü göze alamayacak kadar güçsüz. Bu nedenle de binlerce yıllık kadim şehir Kahire yavaş yavaş zamanının gerisinde kalıyor, son nefeslerini veriyor.Maalesef Kahire artık Mısır'ın gelecekteki idari planları arasında da yok.
Kahire El Ezher parkında bir seyir tepesi

Yukarıda da bahsettiğim gibi Kahire'nin kalabalığı ve düzensizliğiyle baş edemeyen hükümet çareyi yeni bir başkent inşa etmekte bulmuş. Ama sıfırdan yapay bir başkent inşa etmeye de gücü yetmeyen darbeci hükümetin ilk yaptığı iş yabancı ülkelerden bu işi üstlenmelerini istemek olmuş. Çinli yatırımcılar da görüşmeler sonucunda 35 milyar dolar bütçe ayırıp yeni bir başkent inşa etmeyi kabul etmiş.

Bu yatırımla beraber toplamda 45 milyar dolara inşa edilecek başkentin 35 milyar doları Çinliler tarafından üstlenilmiş.

2015'te açıklanan projede, başkentin yapılma sebebi olarak Kahire'deki düzensizlik ve kalabalık gösterilmiş. Yani hükümet, asırlar boyunca dünyanın önemli ticari, kültürel merkezlerinden ve Mısır için büyük bir marka olan Kahire'yi gözden çıkarıp, yapay, bir geçmişi olmayan ve doğallıktan yoksun bir şehir inşa etmeyi tercih etmiş.

Kahire'nin doğusunda, 700 kilometrelik bir alana inşa edilecek olan yeni başkent, tamamen çölün ortasına inşa edilecek. Yani aslında Mısır'ın yaşam kaynağı olan ve nüfusun büyük çoğunluğunu besleyen Nil Nehri ile de bir ilgisi olmayacak.
Kahire'de Nil nehrinde bir gün daha bitiyor.

Yeni başkentte binden fazla camii, akıllı mahalleler, dünyanın en büyüğü niteliğinde olacak bir park ve 5000 kişilik bir konferans salonu inşa edilecekmiş. 5 yıl içerisinde tamamlanması beklenen yeni başkente Hintliler bir tıp merkezi, Suudiler de bir İslam merkezi ve Camii inşa edecek.

 Bütün bir başkentin yabancı sermaye tarafından üstleniliyor oluşu ve şehri farklı ülkelerin girişimlerinin şekillendirecek olmasının Mısır için tehlikeli olacağını düşünüyorum.. Afrika ve Arap dünyasının güçlü ülkelerinden, köklü tarihiyle belli bir gelenekten gücünü alan Mısır'ın bu denli radikal bir değişiklikle beraber Kahire'yi kendi haline bırakarak tamamen yapay ve yabancı sermayenin ürünü olan bir şehri idari merkezi yapması bence alınan kararlara ve ülke siyasetine de etki edecektir.

Orada yaşayacak olan her Mısırlı şehrin yabancılar tarafından inşa edilmiş olduğunu iliklerine kadar hissedecek, çünkü şehir zaten dinamik yapısı itibariyle Mısır kültürüne yabancı bir şehir olacak. Dubai tarzı bir şehir yapılanmasının örnek alındığı açıkça görülen yeni şehrin halk itibariyle de Dubai kültürüne en ince ayrıntısına kadar yabancı bir halka hizmet verecek olmasını da ayrı bir tezat. Petrol zengini körfezlilerle Mısır'ın gariban halkını aynı kefeye koymak zaten daha en başından hatalı. Tabii ben yeni başkentimde sadece hali vakti yerinde olan zengin vatandaşlarımı istihdam edeceğim, gerisi ne yapıyorsa yapsın, Kahire de onlara kalsın diyorlarsa bilemem..











  Mısır'da yerleşim yeri alanları, ülke alanınına kıyasla çok dar bir alana sıkışmış durumda. Bunun nedenine indiğimizde ise aslında Mısır diye bir ülkenin varoluşunun da nedenini anlamış oluyoruz.
Nil Nehri.
Nil nehrinde gün batımı



 Varlığıyla tarım alanlarının oluşmasına sebep olan ve bölgeyi insan yaşamı için elverişli bir hale getiren Nil nehri, deniz kıyıları dışında yaşamın olduğu tek bölge olarak karşımıza çıkıyor.

Mısır Nüfus Yoğunluğu haritası


Resimde açık renkle belirtilen yerlerde yaşam neredeyse yok denecek kadar azken, koyu kahverengiyle gösterilen yerlerde kilometre başına düşen insan sayısı 1000 kişiden fazla.
Bu oran Ankara'da kilometre başına 400-500 kişi arasındayken, İstanbul'da kilometre başına 2700 kişiden fazla.


 Dolayısıyla Mısır'ın büyük çoğunlukla çöl oluşunu ve mevsim farketmeksizin bolca güneş alan bir ülke olduğunu düşündüğümüzde, güneşin iyi faydalanıldığında ülke ekonomisine güçlü bir destek olabileceğini görüyoruz. Fakat gelgelelim işin pratik kısmında işler hiç de öyle yürümüyor. Mısır elektrik ihtiyacının yüzde 1'i bile güneş enerjisiyle karşılanmıyor ve geri kalanın büyük çoğunluğu fosil yakıtlardan sağlanıyor.

Yandaki şablonda gördüğünüz üzere Mısır elektrik üretiminin %53'ü doğal gaz, %41'i de petrolden karşılanıyor. Tüm elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı ise %1.


Yenilenebilir enerjiler açışından bu kadar zengin bir ülkenin elektrik üretimi şablonunun bu şekilde olması aslında yine ne kadar plansız yönetildiğini gösteriyor.

Dünyadaki güneş enerjisi potansiyellerine bakıldığında ise Mısır'ın da içinde bulunduğu Sahra Çölü bölgesi dünyada başı çekiyor.

Ama gel gelelim dünyada güneş enerjisinden elektrik üretiminin en fazla olduğu ülkelerde bu bahsettiğimiz güneş enerjisi potansiyeli çok zayıf. Yani tamamen etkili planlama ve yerinde yatırımlarla güneş enerjisinden alabilecekleri her şeyi almışlar. Bu listenin başında Almanya birinciliği çekiyor. Hepimiz biliyoruz ki Almanya güneş çıktığında insanların pılını pırtını toplayıp güneşlenmeye çıktığı bir ülke.

Dünya Güneş Haritası

 Haritada da görüldüğü gibi Mısır'ın bulunduğu Sahra bölgesi dünyanın en çok güneş enerjisi potansiyeli olan bölge. Güneş enerjisinden yararlanma konusununda dünyada başı çeken Almanya, İspanya, Belçika veya Japonya gibi ülkelerin konumlarına baktığımızda ise renklendirmenin neredeyse mavi olduğunu görüyoruz.





Burada da Almanya elektrik enerjisi kaynaklarının bir şeması var. Yenilenebilir enerji yüzde %30'a yaklaşmışken güneş enerjisi de bütün enerji kaynaklarının %6'sını oluşturuyor. Sadece Almanya ve Mısır'ın haritadaki yerlerine bakarak bile güneş enerjisi oranlarını kıyaslamak ve Mısır'ın gidebileceği noktayı kestirmek mümkün.




Ki Mısır'da evlerde bile güneş enerjisi olmadığını düşünürsek, Mısır'ın önünde daha uzunca bir yol olduğunu söyleyebiliriz. Ama ülkenin yeni yetişen beyinleri bu işe kafayı takmış durumda. Bölge içerisinde önemli bir konuma sahip olan Türkiye'deki güneş enerjisi kullanımı Mısırlı genç mühendislerin ilgisini çekiyor ve yüksek lisans için Türkiyeyi tercih eden pek çok genç mühendis var. Yüksek lisans sırasında Türkiye'de gördüklerini Mısır'da uygulayabilmeyi ve ilerisi için güneş enerjisini hak ettiği yerlere getirmeyi umuyorlar. Türkiye'nin bile güneş enerjisi konusunda dünyanın ileri gelenlerinden biri olmadığını düşünürsek, güneşin ana vatanı olan Mısır'ın bu konuda yiyecek çok ekmeği var.


Not: Yukarıda yazılanlar sadece benim bu konudaki gözlem ve yorumlarımdır. Tabii ki her iş ehline bırakılmalıdır. At binenin kılıç kuşananın demişler. Eğer yazılanlarda herhangi bir yanlışlık varsa bu konuda yetkin arkadaşların düzeltmelerini rica ediyorum. Teşekkür Ederim.

Resim Kaynakçası;
https://www.xtrlarge.com/2017/01/20/dunya-gunes-enerjisi-potansiyel-harita/

http://www.marcon.com/print_index.cfm?SectionGroupsID=30&SectionListsID=30&PageID=2153

http://sedac.ciesin.columbia.edu/data/set/gpw-v3-population-density/maps?facets=region:africa&facets=theme:population

https://energytransition.org/2016/01/germany-is-20-years-away-from-100-percent-renewable-power-not/









 Bu sefer geziyle alakalı bir şeyler yazmıyorum. Sosyal medyada sıklıkla işlenen, Facebook, Instagram duvarlarımızda bakıp geçtiğimiz Arakan'ı yazıyorum. Bu yazıyı okurken lütfen önyargılarınızı bir kenara bırakıp kendinizi bu insanların yerine koymanızı sizden rica ediyorum. İnsanlığı merkez alan bir dünya dileğiyle..



 Arakan Çin, Tayland, Bangladeş gibi ülkelerin arasında kalan Myanmar'da bir bölge. Arakanın özelliği ise Myanmar'lı müslümanların bu bölgede yaşıyor olması.

Myanmar'ın ana dili Burmaca. Bu dil de adını ülkenin eski ismi olan Burma'dan almış. Ülkenin ismi, bayrağı ve milli marşı ise 2010'da hükümet tarafından değiştirilmiş.

 Ülkedeki müslümanlar ise aslında ülkede yeni bir topluluk değil. En başından beri Myanmar'da olan müslümanlar, 1983 nüfus sayımında ülkenin yüzde 4'ünü oluşturuyormuş. Evet, ülkedeki müslüman nüfusu yeni değil, ama aynı zamanda müslümanlara duyulan nefret de yeni değil. 1981'de çıkarılan bir kanunla Müslüman olan tüm Myanmarlılar vatandaşlıktan çıkarılmış. Yani Myanmar'da bulunan müslümanlar resmi olarak ''devletsiz''. Düşünün, bir gün öncesine kadar ülkedeki herkesle aynı haklara sahip olan ve ülkenin tamamen yerlisi olan insanlar, sadece müslüman oldukları için vatandaşlıktan çıkarılıyor, devletin sunduğu haklardan yararlanamıyor ve kanunen de ''devletsiz'' sayılıyorlar.

Peki nedir bu devletsizlik? Hangi hakları elinden alınmış bu insanların?
Myanmarlı müslümanlar Myanmar kanunlarına göre evlenemiyorlar, okuma hakları yok, seyahat etmeleri yasaklı.Yani Myanmar dışına çıkan bir müslümanın tekrardan Myanmar sınırlarına girmeleri mümkün değil.

Myanmarlı müslümanların ilkokul dışında eğitim görmeleri yasak. Yani müslümanların sadece okuma yazma öğrenmesine izin veriliyor. İstediği kadar zeki veya yetenekli olsun, Myanmar'da eğitim alması, devlet kurumlarında işe girmesi veya kendi girişimiyle bir şeyler oluşturması mümkün değil. Çünkü müslüman bölgelerinin gelişmeleri hep hükumet tarafından engellenmiş.

  Arakan'da Zulüm Ne Zaman Başladı?



Yukarıda da bahsettiğim gibi Myanmar'da müslümanlara karşı olan nefret yeni değil. Ama zulmün başlangıcı 2012'ye dayanıyor.

2012 yılında üç budist rahibin Myanmarlı bir kadına tacizi ve kadının cesedini müslüman bir köyün yakınlarına bırakıp kaçmalarıyla başlıyor bütün her şey. Olay sonucunda 3 müslüman genci tutuklanıyor. Biri döverek öldürülüyor, diğer ikisi ise idam cezasına çarptırılıyor. Bu olaydan sonra Myanmar hükumeti sistematik bir şekilde müslümanlara karşı zulmu arttırıyor.



Arakan'da şuana kadar 3000 müslüman askerler tarafından katledildi.

Arakan'dan Bangladeş'e kaçan müslümanların sayısı 300.000 bine yaklaştı.

Kimse dünyaya gelmeden önce nasıl bir şekilde dünyaya geleceğini seçemiyor. Bu durumda bizler de olabilirdik. Unutmayın, Arakan'da sadece müslümanlar zulüm görmüyor. Arakan'da insanlık ayaklar altına alınıyor .


Siz de yazıyı sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak başkalarının da Arakan hakkında bilgi olmasını sağlayabilirsiniz.

Kızılay'ın Arakan'a yardımlarına destek olmak için;
http://www.arakanasahipcik.org/




Resim Kaynakçası;
https://www.timeturk.com/arakanli-iki-cocuk-nehirde-boguldu/haber-386890
https://www.metincan.org/arakan-haritada-arakan-hangi-ulkede-128.html